Sıkça Sorulan Sorular
Ana Sayfa
Sıkça Sorulan Sorular
Böyle bir durumda aşağıdaki şartların varlığı halinde Türkiye’deki yetkili ve görevli mahkemede tanıma ve tenfiz davası açılması gerekir. Tanıma Yabancı Mahkeme kararının ülkede kesin hüküm kuvvetinin kabul edilmesidir. Tenfiz ise yabancı ülke mahkemesinden verilmiş bir kararın Türkiye’de icra kabiliyetinin kabul edilmesidir.Tanıma ve Tenfiz için gerekli ön şartlar;- Yabancı bir mahkemeden verilmiş karar olacak - Kararın hukuk davalarına ilişkin olması gerekir. - Kararın verildiği ülke hukukuna göre kesin hüküm kuvvetinde olması gerekir.Tanıma ve Tenfiz için gerekli asli şartlar; - Kararın verildiği yabancı ülke ile Türkiye arasında kanuni, fiili veya milletlerarası anlaşmalara dayanan bir karşılıklı işlem şartının varlığı gerekir.- Karar yetkili mahkemeden verilmiş olacak.- Yabancı mahkeme kararı kamu düzenine aykırı olmayacak. - Savunma hakkına riayet edilmiş olacak. Tüm bu şartların varlığı halinde yabancı bir hukuk mahkemesinden verilmiş karar için Türkiyedeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Aile Mahkemesinin görevine giren davalar hariç) tanıma ve tenfiz davası açılabilir.
Adli sicil kaydının silinebilmesi mümkündür. Adli sicil kaydının silinmesinde 1 Haziran 2005 yılından önce ve sonraki adli sicil kayıtlarında farklı şartlar aranmaktadır. 1 Haziran 2005 tarihinden önceki adli sicil kayıtlarının silinmesinde süre şartı aranmaktadır. 1 Haziran 2005 tarihinden önceki adli sicil ve arşiv kayıtlarının silinebilmesi için aşağıdaki koşullar aranır:Cezanın çekildiği, ortadan kalktığı, düştüğü tarihten itibaren;1)Kabahatten mahkûmiyet halinde “ 1 yıl “2) Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma ve dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile 5 yıldan fazla ağır hapis ve hapis cezasına mahkûmiyetler “10 yıl “3) Beş yıl veya daha az ağır hapis veya hapis veya ağır para cezasına mahkûmiyet halinde diğer bir cürümden dolayı “5 yıl“4) Cezanın ertelendiği ve mahkûmiyetin esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde “5 yıl“ (Hüküm tarihinden itibaren 5 yıllık bekleme süresinin bitiminde)5) Çocuklar hakkında; (18 yaşından küçükler) (suçun işlendiği anda)-Basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma ve dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile 5 yıldan fazla ağır hapis ve hapis cezasına mahkûmiyetlerin suçu işlediği zaman 18 yaşını doldurmamış küçükler hakkında verilmesi halinde diğer bir cürümden dolayı “5 yıl“- 5 yıl veya daha az mahkûmiyet halinde “2 Yıl“ içinde evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya veya daha ağır bir cezaya mahkûm olmadığı takdirde ilgilinin, Cumhuriyet Savcısının, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine; Hükmü veren Mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer Asliye Ceza Mahkemesince adli sicildeki kaydın çıkartılmasına karar verilir. 1 Haziran 2005 tarihinden sonraki adli sicil kayıtları;1) Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması,2) Ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veyaetkin pişmanlık,3) Ceza Zamanaşımı’nın dolması,4) Genel af halinde adli sicil ve istatistik genel müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına alınır.Adli para cezasına mahkûmiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir.Şartlarının oluşması halinde adli sicil kaydının silinerek arşiv kaydına alınması için bir dilekçe ile Adli Sicil Müdürlüğü’ne başvurulması gerekir.
22.11.2001 tarihinde TBMM tarafından kabul edilen ve 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda, yasal mal rejimi olarak ''Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi'' belirlenmiştir. 01.01.2002 tarihinden sonra evlenen eşler diğer mal rejimleri olan; ''Mal Ayrılığı'' ''Paylaşmalı Mal Ayrılığı'' veya ''Mal Ortaklığı'' rejimlerinden birisini seçmemeleri halinde otomatik olarak yasal mal rejimimiz olan ''Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi''ne tabi tutulacaklardır. Ancak 01.01.2002 tarihinden önce evlenen eşlerin ise ; bu tarihten sonra edindiği mallar için bu rejim geçerli olacaktır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 218-214. Maddeleri arasında düzenlenen Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine göre eşlerin malları ''Edinilmiş Mallar'' ve ''Kişisel Mallar'' olmak üzere ikiye ayrılmıştır. -Edinilmiş Mallar; TMK'nın 219. maddesinde belirtilmiş olup, genel çalışma karşılığı veya kişisel mallar sayesinde elde edilen gelirlerdir. -Kişisel mallar ise TMK'nın 220. maddesinde belirtilmiş olup ; kişisel kullanıma yarayan eşyalar, mal rejimi başlamadan önce elde edilen veyahut miras yoluyla ya da karşılıksız kazanma yoluyla eşlerden birisinin elde ettiği malvarlıklar, manevi tazminat alacağı gibi alacaklardır.Eşler evlilik birliğini sonlandırırlarsa mal rejiminin tasfiyesi gündeme gelecektir. İşte bu tasfiye sırasında Edinilmiş ve Kişisel Mallar ayrıştırılacak, varsa gerekli değerler eklenip denkleştirmeler ve tasfiye gerçekleştirilecektir.Değer Artış Payı ise TMK 227. maddesinde belirtilmiş olup, denkleştirme aşamasında dikkate alınacaktır.Madde 227 - Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler. Maddede belirtildiği üzere Değer Artış Payı; eşlerden birinin diğer eşin malına karşılıksız olarak katkıda bulunmuş ise eşin bu mal üzerinde bir katkı payı söz konusu olmaktadır.Mal rejiminin tasfiyesi sırasında ise oluşan bu katkı payı, malın değerinin arttığı oranda arttırılarak denkleştirmeye tabi olur. Ancak diğer eşin maşlı değer kaybetmiş ise, katkı payı yapıldığı zamandaki değeri ile denkleştirmeye tabi olur. Örneklemek gerekir ise ; eşinin 200.000 TL değerindeki taşınmazının sağlamlaştırılması ve iyileştirilmesi için 20.000 TL harcayan eşin katkı payı, mal rejimi tasfiyesi sırasında bu taşınmazın değeri 400.000 TL olarak belirlenmiş ise 40.000 TL olarak hesaplanır ve denkleştirmeye bu miktar üzerinden denkleştirmeye sokulur. Ancak söz konusu 200.000 TL değerindeki taşınmazın tasfiye sırasında değeri 150.000 TL'ye düşmüş ise katkı payı 20.000 TL olarak denkleştirmeye dahil edilecektir.